‘Erkek işi’ tarih oluyor: Çöpü paraya dönüştürüyor

Kimya mühendisi Nagihan Yılmaz, mezun olur olmaz para kazanması gerektiği için, hiç düşünmeden karşısına çıkan ilk firmada işe girdi.

Erkek egemen geri dönüşüm sektöründe kazandığı tecrübenin onu Türkiye’nin atık yağ toplamada lider firmanın sahipliğine götüreceğini tabii ki bilmiyordu.

Sektörde 18 yıl çalıştıktan sonra kendi firmasını kurdu, ülke genelinde 9 depolama alanı ile atık yağ toplama ve depolama faaliyetine başladı. Artık Türkiye’nin atık yağları ondan soruluyordu. Sadece 20 firmanın faaliyet gösterdiği bu zor sektörde liderliğe yükselirken, aynı zamanda diğer atıkları da değerlendirerek kömüre ikame katı yakıt üreten tesisi kurdu.

Biyodizel üretimine, karbon emisyonunun azaltılmasına katkısı ile öncü girişimci kadınlardan biri olan DG Geri Dönüşüm firması sahibi Nagihan Yılmaz ile geri dönüşümü, sektörün bilinmeyenlerini konuştuk.

-Neden geri dönüş şirketlerinde çalıştınız?
Doğruyu söylemek gerekirse ilk karşıma çıkan işti ve çalışmam gerekiyordu. O zaman bu sektörde yeni yeni şirketler açılmaya başlamıştı. İlk önüme çıkan şirket olduğu için geri dönüşüm işiyle başlamış oldum. Ama yeni bir okuldu benim için orası. Üniversiteden sonra gerçekten çok şey öğrendiğim ve çalışmaktan da hiç de pişman olmadığım bir sektör haline geldi.

-Aslında çok da uzak değilmiş sektör size…
Üniversitede biz daha çok hidrojen ile rüzgârla ilgili yenilenebilir enerji gördük. Yakıtlardan üretilen yenilenebilir enerjileri çok üstünde durmadan geçiyorduk. Atık toplanıyormuş, ondan şöyle bir enerji üretiliyormuş gibi bir öğretimimiz de yoktu. Üniversiteden mezun olunca baba evine geri döndüm. Bir an önce iş bulmam gerekiyordu. Ablamın eşi Ticaret Bakanlığı’nda çalışıyordu o dönem, İstanbul’daydı.
Yurt dışından gelen akaryakıtların analizini yapan bir gözetim firmasının farklı zamanlarda denetimlerini yapıyorlarmış. Eniştem, ‘’Benim de kardeşim kimya mühendisliğinden mezun oldu. İşe alımınız var mı?’’ diye öylesine bir sormuş.

Tesadüf, Dilovası’nda laboratuvar yapıyorlarmış bir firma için ve laboratuvarda çalışacak kişileri de onların bulmasını istemişler. En kısa sürede o laboratuvarda çalışmaya başladım. Sonra üretime geçtim. Atık nasıl toplanıyor, nasıl değerlendiriliyor? Orası, eğitim aldığım yer haline geldi benim için.

-Kadın için ilginç bir sektör değil mi? Biraz erkek işi gibi görünüyor?
Evet, sektörde çok fazla erkek var. Daha çok da babadan geliyor meslek. Hurdacılık var biliyorsunuz bizde. Erkek egemen bir sektörde olduğum için onların konuştuğu, söylediği sözden başlayarak, uyuşamadığımız çok fazla nokta oluyor maalesef. Kadın olarak sektörün içinde ayakta kalmak gerçekten zor olabiliyor. Avantajları da var. Ama dezavantajı daha fazla tabii.

-Siz sadece yağ mı topluyorsunuz?
Biz bitkisel atık yağı toplayarak başladık 2020 yılında. 2023 yılında da yeni bir yatırım gerçekleştirdik DG olarak. Atıktan türetilmiş yakıt tesisi kurduk. Burada da tehlikeli tehlikesiz atıkları toplayarak, kömüre ikame katı yakıt üretiyoruz.

Yani sadece yağ değil. Sizin evinizdeki çıkan lastikten tutun, ambalaja kadar tüm atıkları topluyoruz. Geri kazanılabilir olanları geri kazanım tesislerine yönlendiriyoruz. Ama bertaraf edilmesi gerekenleri, artık geri kazanılamayacak olanları da biz kendi tesisimizde kalorisini ayarladığımız, 5 mm’lik bir yakıt haline getirip, onu kömüre ikame olarak yakması için çimento fabrikalarına teslim ediyoruz. Bu da aslında sürdürülebilirlik açısından, karbon emisyonu açısından kıymetli bir şey. Çünkü bu yakıt, kömüre göre 3/1 oranında karbon emisyonlarını azaltıyor. Aynı zamanda Karbon Yasası 2025’te tamamıyla devreye alınacak. Peyderpey emisyonu yüksek olan şirketlerden başlayarak, artık tüm ticaret yapan şirketlere emisyonu sıfırlama zorunluluğu geliyor. Şimdi emisyonu yüksek çimento fabrikaları, demir çelik fabrikaları bu tür atıkları yakıt olarak kullanarak emisyonlarını indirmeye çalışıyorlar. Bu yüzden de kıymetli bir şey.

-Bitkisel atık yağları toplamak için restoranlarla birebir anlaşma mı yapıyorsunuz?
Burger King, McDonald’s gibi ya da Doğuş Grubu, Divan Grubu gibi kurumsal şirketler var. Bunlarla merkezi sözleşmeler yapıyoruz. Türkiye genelindeki bütün restoranlarından topluyoruz. Ayrıca her restoran, fast-foodcu ile ayrı sözleşmeler yapıp, yağlarını topluyoruz.

-Para veriyorsunuz…
Para veriyoruz evet karşılığında. Onlar da fatura kesiyorlar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bir uygulaması var MOTAT diye. Mobil Atık Takip Sistemi. MOTAT’la birlikte nereden, ne kadar yağ aldıysak, kilogramına kadar her şeyi bakanlığa bildiriyoruz. Türkiye’de 81 ilde faaliyet gösteriyoruz ama atık 9 depoda biriktiriyoruz.

Bu yağlar 25 ton, yani bir tanker seviyesine gelince, geri kazanım tesislerine sevk ediyoruz. Onlar da bizim topladığımız atık yağlardan biyodizel üretiyorlar. Biyodizelin kullanımı Türkiye’de zorunlu. Petrol dağıtım firmalarının mazotun içerisine binde 5 oranında harmanlaması gerekiyor.

Aldığınız her mazotun içinde aslında Türkiye’de toplanmış atık yağlardan üretilmiş biyodizel var. Böylece hem emisyonları azaltıyoruz hem de ithalatı yapılan mazot miktarını azaltmış oluyoruz. Milli serveti tekrar ikinci bir ürüne çevirerek kullanıma sunuyoruz.

-Evlerdeki atık yağlar?
Evlerle ilgili sorumluluk, belediyelerde. Belediyelerin organizasyonuyla toplama faaliyeti yürütebiliyoruz o alanda.

“AMBALAJ ATIĞINI TOPLAYAMAZKEN ATIK YAĞ TOPLAMAK ÇOK ZOR”

-Belediyeler iyi yapıyor mu bu işi?
Maalesef onlar da toplayıcı firmalara yıkmaya çalışıyorlar. Bitkisel atık yağ gerçekten çok kolay toplanabilecek bir materyal değil. Biz daha ambalaj atığımızı toplayamamışken sıvı bir atığı toplamaktan bahsediyoruz. O nedenle belediyelere de hak vermeden yapamıyorum, ama tabii ellerini daha fazla taşın altına koymaları gerekiyor. Muhtarları, site yönetimlerini organizasyonun içerisine dahil etmeleri lazım. Türkiye’de çıkmış bir Sıfır Atık Yönetmeliği var. Bu yönetmeliği gerçekten insanlara iyi aktarıp neler yapılabileceği ile alakalı iyi bilgilendirmeler yapmaları lazım.

Eğer bir sitede oturuyorsanız site yönetimi olarak aslında sizin belediyeye bir bağlılığınız yok. Geri kazanılabilir atıklarınızla ilgili kendi sitenizde biriktirme alanı oluşturarak, toplanan tüm atıkları bizim gibi toplayıcılarla sözleşme yaparak satma hakkına sahipsiniz.

Gerçekten ben elimden geldiğince anlatmaya çalışıyorum, ama hem ödül hem ceza sisteminin muhakkak olması gerekiyor. Almanya’da bir atığı yanlış konteynerin içine atacağım diye insanların ödü patlıyor. Ödeyecekleri ceza yani vergi karşısında çok korkuyorlar. Apartmanların önünde 7-8 konteyner var. Hepsi farklı atıklar için ve atıklarını herkes aşağıya indirip doğru konteynere atıyor. Karşı apartmandan fotoğraf çekip “Yanlış yere attı çöpü’’ diye şikayet edildiği için ceza yiyen bir sürü insan oluyormuş. O yüzden ceza sisteminin gerçekten gelmesi gerekiyor, ama bizde yerel yönetimler siyasi olunca, bu ne kadar sürdürülebilir olur onu da bilemiyoruz.

“MURATPAŞA ÖRNEK BELEDİYE”

-Bu konuda iyi çalışan belediye var mı?
Evet, Muratpaşa Belediyesi var. Belediye halka bir bedel ödüyor topladığı ambalaj, atık yağı ya da diğer atıklar için. Komşu kart diye bir sistemleri var. Teslim ettiğiniz atık kilogramı kadar kartınıza para yüklüyor.

Ankara’da Keçiören Belediyesi de iyi çalışıyor. Hem ambalaj atığı toplamayla alakalı hem bitkisel atık yağ ile ilgili çalışıyorlar. Ankara’dan yine örnek verecek olursam, Gölbaşı Belediyesi var. Onların belirli yerlerde toplama noktaları var. O toplama noktalarından belirli periyotlarda firmalar gidip atıkları alıyor. Tabii bunlar bedelsiz, yani halkın karşılığında herhangi bir bedel istemeden topladığı sistemler.
Sıfır Atık Yönetmeliğinin bir avantajı, bir de dezavantajı var. Avantajı, size kendi atığınızı değerlendirme fırsatı sunarken, belediyeleri bir açıdan toptan çıkartıyor. Bu yüzden de firmalar belediye ihalelerine girmek istemiyorlar. Belediyeler artık ne kadar atık çıkacağı ve bu atığın ne kadarını alabilecekleri ile ilgili herhangi bir net veri veremiyor. Çünkü bir site, atıyorum kendi atığını kendisi değerlendiriyor. Belediyenin sözleşme imzaladığı firmayla çalışmak istemiyor. Bu nedenle belediyelerin orada biraz eli kolu bağlanıyor firmayla anlaşma noktasında.

Belediyeler son 3-4 yıldır ihale yapmak istiyorlar, ama ihaleye giren firma yok. Eskiden mesela zincir marketlerin bütün atıkları, sınırları içinde bulunduğu belediyeye aitti. Belediyenin çalıştığı firmaya vermek zorundaydılar. Şimdi şirketler merkezi sözleşme yapıp o belediyenin çalışmadığı başka bir atık firmasına veriyorlar. Bunların kıymetli atığını farklı bir firma topladığı zaman, para kazanamayacağını bilen bir atık firması oraya girmiyor. Çok da haksız bulmuyorum onları. Belediyeler inşaata ayırdıklarını biraz da çevreye ayırabilirlerse güzel şeyler çıkar diye düşünüyorum, ama önce eğitim tabii.

-Ambalajlı ürün arttığı için mi sıfır atık çok gündeme geldi?
Sıfır atık diye konuştuğumuz sistem, zaten bizim hayatımızda olan bir sistemmiş. Bağında, bahçesinde, evinde çalışan kadının zaten uyguladığı bir sistem. Biz ne zaman ki modernleşmeye başlamışız, eğitim seviyemiz artmaya başlamış, maalesef bu sistemleri unutmuşuz. Kendi annemden örnek vereyim. Çıkarttığı organik atıkları bahçeye gömüyordu, gübre yapıyordu. Hâlâ yapıyor. Dolapta bozulmak üzere olan sebzelerinden, meyvelerinden konserve, turşu, reçel yapıyordu.

Ben ilk işe girdiğimde, sivil toplum kuruluşunda da çalışmaya başladım. Hanelerden yağ toplayalım dedik. Bu durumla ilk burada karşılaşmıştım ve şok olmuştum. Herkesin evine gönül rahatlığıyla koyabileceği, ağzı geniş, yağını boşalttıktan sonra yıkayıp tekrar kullanabileceği, çok şık kırmızı bidonlar yaptırdık. Çok da ciddi bedeller ödemiştik o bidonlara. Samsun Atakent ‘te evlere dağıttık bidonları. ‘’Herkes bilinçli, güzel atık yağı toplarız’’ dedik. Bir litre atık yağı toplayamadık. Hepsi başka şeye kullanmış bidonları. Kimisi bakliyat kabı yapmış, kimisi turşu kurmuş, kimisi saksı yapmış falan, o kaplar gitti. Sonrasında Adana’da Ceyhan Belediyesi’ne yaptık. Eğitim düzeyi daha düşük bir kesime dağıttık. Öyle bir yağ toplardık ki inanamazsınız. Eğitimle gerçekten ters orantılı bir durum söz konusu. Ben sosyoloji okumadım. Öyle insanları değerlendirebilecek bir eğitimim yok, ama cebimizdeki paramız arttıkça işimizi başkalarına yaptırmayla alakalı özgüvenimiz de artıyor diye düşünüyorum. O yüzden ‘’Ben çöpümü atarım. Nasıl olsa bu çöplükte birisi onu ayrıştıracak ve bunu benim yapmama gerek yok’’ mantığı var. Sadece atık konusunda da değil. Başka yerlerde de gözlemliyorsunuzdur bunu diye düşünüyorum.

-Bir de Dönüştüren Kadınlar diye bir dernek kurmuşsunuz?
Dönüştüren Kadınlar Derneği’ne aslında bir platform olarak başladık. ‘’Evdeki kadının atığı toplaması ya da oluşturmamasıyla alakalı ne yapabiliriz? Nasıl farkındalık yaratabiliriz’’ diye başladık. Geçen yıl Aralık ayında da dernekleştik. Şu an 35 kişiyiz. Ülkenin, dünyanın geleceği ile ilgili kaygısı olan 35 kadından oluşuyoruz. Her açıdan sürdürülebilirliği konuşuyoruz. Yani kadınların sürdürülebilirlikteki rolünü konuşuyoruz. Sürdürülebilir üretim yapan kadınları destekleme ile ilgili projeler yapmaya çalışıyoruz. Gıda israfının önlenmesi ile alakalı yeni bir Avrupa Birliği projesi yazdık. İnşallah kabul gelirse onu hayata geçirmeyi planlıyoruz. Biraz daha dünyanın sorunlarına parmak basan işler yapıp, bu konuda da kendini sorumlu hisseden kadınlarla nasıl farkındalık yaratabiliriz gibi şeyleri dert ettiğimiz bir derneğiz.

-Neden kadınlar?
Aslında sadece kadınlar yok üye olarak. Erkek üyelerimiz de var. Kadın orada bir imge. Çünkü aslında yaşamın başlangıcını sağlayan ve her şeyin kararını veren kadın. Kocasının o gün ne giymesi gerektiğinden tutun da eve alınması gereken şeye kadar, tüm atık yönetimini kadının yaptığını, gardırobu olsun, buzdolabı olsun, her şeyle ilgili sorumluluğun kadında olduğunu düşünüyorum. Aslında kadınlar hep arka plandaymış gibi görünüyor, ama gerçek yönetici pozisyonundaki kişiler, kadınlar.

-Çocukları çevre konusunda eğitmek çok önemli değil mi?
Aslında müfredatta var. Çocuklar sıfır atık, atıkların değerlendirilmesi, karbon ayak izi gibi her şeyi okulda öğreniyor. Bizim onlara evde iyi örnek olmamız lazım. Çocuklar evde annelerine söylüyorlar, ama anne ‘’Aman şimdi onunla mı uğraşacağım’’ diyor. Çocuk evde o ışığı göremeyince maalesef bunun devamlılığı da olmuyor sonraki yaşamda.

-Yine kadına görev düşüyor…
Evet evet. Gene kadına görev düşüyor. O yüzden evdeki kadına ulaşma noktasında hedefimiz olmalı diye düşünüyorum ben. Bir de kadın aslında toplamak da istiyor bu arada ama nereye vereceklerini bilmiyorlar. Nasıl ulaşacaklarını bilmiyorlar.
O yüzden bu konuda da bilgilendirmenin faydalı olacağı kanaatindeyim. Mesela sıfır atık yönetmeliğini çoğu işletme bilmiyordur. Ben gerçekten ambalajımı ayrı topladığımda, çok ince organik katının içerisinde karıştırmadığımda, değerlendirebilirim bundan para kazanabilir miyim? Çoğu bilmiyordur.
Yani evi geçtim, işletme sahibi de bilmiyordur. O yüzden bunların düzgün şekilde anlatılması ve insanların bilgilendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Biraz biz bu bilgilendirmenin güçlenmesi yönünde etkinlikler yapmak istiyoruz.

Berrin Tuncel Birer

Related Posts

Samsun’da CHP Seçimlerinde Kavga Çıktı

Cumhuriyet Halk Partisi’nde mahalle delege seçimleri sırasında yumruklu kavga yaşandı.

Petek Dinçöz’ün son hali olay oldu

Petek Dinçöz’ün sosyal medya üzerinden yaptığı son paylaşımlar dikkat çekti. Dinçöz’ün fotoğrafları sosyal medyada “Estetik mi yoksa filtre mi” sorusunu gündeme getirdi.

AKP için yeni iddia: Vekil ve belediye başkanı transferleri için ‘3 kriter’ getirildi

2023 genel seçimlerinin ardından farklı partilerden 11 vekil, 2024 Yerel seçimlerinin ardından ise; 56 belediye başkanı AKP’ye katıldı. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun katılımının ardından birçok vekil ve belediye başkanının katılımının devam edeceği öne sürülürken, parti kaynaklarının, “Kişilerin sicillerini inceliyoruz. Yolsuzluk soruşturmaları var mı, yaptığı şaibeli işler var mı? Kendini kurtarmaya mı geliyor? Bunlara bakıyoruz” dediği iddia edildi.

Bursa’da Kuzen Cinayeti: 75 Yaşındaki Adam Öldürüldü

Bursa Orhangazi’de kuzeni tarafından tüfekle vurulan 75 yaşındaki Seyfi Baylar toprağa verildi.

Antalyaspor, Gençlerbirliği’ni tek golle geçti: Emre Belözoğlu’nun ekibi 2’de 2 yaptı!

Süper Lig’in 2. haftasında Antalyaspor, deplasmanda Gençlerbirliği’ni mağlup etti.

Dört gün önce kaybolmuştu: Kumbağ’dan acı haber geldi

Tekirdağ Kumbağ’da dört gün önce denize girdikten sonra kaybolan 18 yaşındaki gencin cansız bedeni bulundu.