Ramazan ayında genellikle kilo şikayetleri artar. Hatta pek çok kişi zayıflamak için çaba harcasa da bunu başarmakta zorlanır. Aslında iftar ve sahurda bilinçli beslenmeye özen göstermenin kilo alımını engellediğini hatırlatan İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, bu konuda önemli ipuçları verdi. İşte onlar:
Bu hataları yapmayın
Oruç tutmak metabolizmayı yavaşlatmaz aksine yağ yakımını sağlar. Fakat iftar ve sahur arasında aşırı gıda tüketmek, dengesiz beslenmek, çok fazla rafine karbonhidrat ve rafine yağ tüketmek vücutta yağlanmaya ve kilo alımına neden olur. Sahur yapmadan, akşamdan yemek yiyip yatmak da kilo aldırır. Uzun süren açlıkların metabolizma hızını düşürdüğünü ve vücut yağ yapımına neden olduğunu düşünürsek, sahura kalkmadan oruca niyetlenmek buna yol açabilir. Metabolizma hızını artıran ve vücudu toksinlerden arındıran su, bedenimiz için çok önemli bir yere sahiptir. Günlük vücut su ihtiyacının, iftardan sahura kadar olan zaman zarfında karşılanamaması metabolizma hızını düşüreceğinden kilo alımına sebep olabilir. Ayrıca hareketsizlik ve uykusuzluk da metabolizma hızını yavaşlatır. Özellikle tatlıların miktarını fazla kaçırmak, sebze ve meyveye beslenme tablomuzda az yer vermek kilo alımını hızlandırır.
Nasıl beslenmek gerekir?
İftar ve sahur arası dönemde kalorilerin yüzde 70’ini bitkisel besinlerden, yüzde 30’unu organik hayvansal besinlerden gelmesi idealdir. İftar yemeklerinde uzun süren açlık sonrası gıda alımına ağırlık vermemek, porsiyonları küçük tutmak, yavaş yemek de gereksiz gıda alımının önlenmesine yardımcıdır. Yani iftarı hafif bir çorba ile açmak ve ardından sebze, protein kaynakları ve tam tahıllarla hazırlanmış bir ana öğün tüketmek hem tokluk hissini uzatır hem de aşırı kalori alımını önler. Sahurda ise gün boyu tok tutacak ve gerekli gıda maddelerini sağlayacak şekilde lif yönünden zengin tahıllar, protein, meyve ve sebze tüketimine ağırlık verilmelidir. Burada lif ağırlıklı beslenme oruç süresince açlık hissini baskılayacağı gibi sindirimi destekleyerek kalori alımını kontrol altında tutacaktır. Yeterli miktarda sıvı alımı da (özellikle su içmek) gereksiz kalori alımının önüne geçerek sağlığın korunmasına yardımcı olacaktır.
3 SORU CEVAP
1- Oruç şekeri ve tansiyonu düşürür mü?
Oruç esnasında kan şekeri bir miktar düşebilir ama hipoglisemi sınırlarına varmaz. Sahurda mutlaka dengeli ve yeterli beslenme şarttır. Sahurda glisemik indeksi ve glisemik yükü fazla rafine şekerden zengin gıdalar yemek kısa süre içerisinde kan şekerinin hızla düşmesine ve insülin salgılanmasına neden olur ve gereksizdir. Sahurda protein, sebze ve kaliteli yağ ağırlıklı bir diyet gün boyunca tok kalmayı sağlar. Tatlı meyveler, meyve suyu, baklava, sütlü tatlılar, beyaz undan yapılmış mamuller ve şeker tüketilmemelidir. Oruç esnasında çok fazla terleyip su kaybetmedikçe ve efor gerektiren sporlar yapılmadıkça tansiyonda düşüş olmaz. Açlık sırasında yükselen noradrenalin hormonu hem yağ yakar, hem de tansiyonun düşmesine engel olur.
2- Ülseri alevlendirir mi?
Oruç tutmak ülser ve gastriti alevlendirmez, mide ve bağırsak kanamasını artırmaz. Ülser hastaları sahurdan önce ilaçlarını kullanabilir ve gün boyu koruma sağlanmış olur. Ülser ve gastrite neden olan en yaygın faktörler Helicobacterpylori enfeksiyonu (mide mikrobu), antiromatizmal ve ağrı kesici ilaçların kullanılmasıdır. Sahurda çok fazla çay, kahve, asitli içecekle birlikte fazla miktarda kafein tüketimi ve çok fazla yemek de ülser ve gastritin alevlenmesine neden olabilir.
3- Vitamin almak gerekir mi?
Çeşitli, dengeli, yeterli, taze, temiz, organik, bütün, işlenmemiş besinler yeterli miktarlarda tüketilirse Ramazan’da vitamin ve mineral takviyesine gerek kalmaz. Bitkisel besinlerden sebzeler, yeşillikler, baklagiller, kuruyemişler ve meyveler hayvansal gıdalardan organik ve taze et, yumurta, balık ve süt ürünleri yeterli ve dengeli olmalıdır. Yüzde 70 bitkisel, yüzde 30 hayvansal ağırlıklı beslenmede vitamin almaya gerek yoktur. Çok fazla işlenmiş gıda, tatlı tüketimi söz konusu olursa vitamin takviyesi gerekecektir.